Sosyal faaliyet sırasında yenilir, içilir en sonda veya en başta hesap ödeme türleri vardır; self servis (alırken ödeme) , alman usulü, benimkini de sen öde, sen dur ben hallederim, kime teşekkür edeceğiz ya da hesabı bırakıp kaçarım…
Bağlantıyı içinde bulunduğumuz yerel seçim sürecine bağlamak istedim. Evet, final bölümündeyiz yarışmacılar sahada, beş yıl oldu sıra hesabı ödemeye geldi ve hesap şişti. Kim ödeyecek, kim kaçacak ya da kim yaz deftere diyecek.
Başka bir örneklemeyle tv lerde bir yarışmaya benzetiyorum, herkes hatırlar; ortaya bir sandalye koyuyorlar, müzik çalıyor, yarışmacılar sandalyenin etrafında dönüyor, müzik bitince sandalyeye kim oturursa o kazanıyor. Evet, müzik çalıyor şu an oturan oturur oturamayan adaya veda eder.
Genel başkan bir defterim var demişti, ‘’her belediye başkanının yaptığı burada yazıyor’’. İnşallah o deftere göre aday belirler. Belirlerse şayet hepsi olmasa da birçok ilçeyi yeniden belirlemek zorunda kalır. Sizce de bu bir zaruriyet ve zorunluluk değil mi?
Anlamsız adayları atamamak lazım, 5 yıl boyunca bir paradigması olmayanları da atamamak lazım, adam başkan ama kendine kötülük yaptığından haberi yok.
Genel başkanın ajandasının ilk sayfasındaki yazılmayacak aday tipleri şunlarmış:
Atanması sakıncalı olan aday tipleri;
Adam başkan anketlerde yok,
Adam başkan halkta yok,
Adam başkan esnafta yok,
Adam başkan derneklerde muhtarlarda yok,
Adam başkan sokakta yok,
Adam başkan 50 bin fark atarım diyemiyor,
Adam başkan örgüt bizim başkan bunu, şunu hatta şunu da yaptı diyen yok,
Adam başkan belediyedeki mesai arkadaşlarının kafasında, kalbinde yok,
Adam başkan vicdanı yok, sevgisi yok kucak açan kolları yok,
Adam başkan yaptığı kayda değer proje yok.
Adam 5 yıldır başkan her türlü imkan olanak var ama seçim hala kritik kaybedilebilir noktasında, belli ki rahat bir seçim olmayacak. O zaman sayın genel başkanım senin kara kaplı defterinde de olmaması lazım.
Her insan ürettiği kadar var olur üretmediniz ki var olasınız.
Sıra geldi hesabı ödemeye, oldu da aday oldu seçim kaybedildi. Hesabı Alman usulümü, toplumu, tek başına mı ödeyecek? Yoksa kaçacak mı? Ne yapacak izleyeceğiz. Şimdiden biliyoruz, suç yine genel merkezin ve adaya muhalif olan yapının olacak. ‘’hırsız suçlu değil’’ yani
Ve sessizce çekilecekler köşelerine her zaman olduğu gibi.
Her zamanki gibi hesabı da örgüt ödeyecektir.