Oktay Güçtekin / İzmir Gündemi - Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde bugün alınan karar ile cumhuriyet halk partisi Milletvekili Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesine karar verildi. Alınan karar sonrası jet hızıyla ismi TBMM’nin milletvekilliği listesinden çıkartılan enis berberoğlu hakkında İzmir Milletvekilleri’de sessiz kalmadı. Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekilleri Kani Beko, Murat Bakan, kamil okyay sındır ve Bedri Serter, Enis Berberoğlu kararı sonrasındaki tepkilerini gazetemize açıkladı. İzmir Vekilleri Berberoğlu kararının zamanlamasına dikkat çekerken, alınan kararı iktidar partisinin son çırpınışları olarak yorumladı.
“15 Temmuz sonrası getirilen siyasi darbenin sonucudur”
Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından gazetemize konuşan chp İzmir milletvekili Kanı Beko, kararın demokrasiye kara bir leke sürdüğünü söyledi. Beko “Bugün hiç kimsenin beklemediği 3 vekile ilgili teskereler maleesf meclise geldi. Enis Berberoğlu 2 yıldan beri Anayasa mahkemesinde kesinleşmemiş kararı bekliyor. Biz 2 yıldan beri Anayasa Mahkemesi’nde bekletildi, 2 yıl sonra Türkiye’de bugün COVİD-19 virüsünden dolayı ülkemize ve dünyada insanlar ölürken, asıl koronavirüse karşı mücadele etmek gerekirken utanç verici fezlekenin meclise gelmesi doğru değil. Asıl Türkiye’de 10 milyona yakın işsiz insan var konuşulması gereken bunlar olması gerekirken meclise bu tasarıların gelmesi önce seçimle gelen vekillere seçimlerde oy kullanmış insanlara yapılmış hakarettir. Sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrasiye yapılmış en büyük darbedir. Biz yıllardır darbelere ve ohallere karşı demokrasiyi savunan insanlar olarak mücadelemizi devam ettireceğiz. Bu karar TBMM’ye düşen kara bir lekedir. Tarih bu kararı affetmeyecek. Bu aynı zamanda 15 Temmuz sonrası getirilen siyasi darbenin sonucudur” diye konuştu.
“Milletin iradesine darbedir”
CHP İzmir Milletvekili murat bakan ise alınan kararın milletin iradesine darbe olduğunu söyledi. Bkan “Bugün milletin meclisinde Saray'daki zatın emri ile CHP İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun, HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve Diyarbakır Milletvekili Musa Farisioğulları’nın düşürülen milletvekillikleri demokrasiye ve milletin iradesine darbedir.
Bu yapılan uygulama ile Anayasa yok sayılmış ve halkın iradesi tek adamın talimatıyla ayaklar altına alınmıştır.
Henüz yargı süreci devam eden ve Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvurunun incelenmesi için yeni ek belge istenirken Saray'ın talimatıyla TBMM'de teskereler okunuyor. Bu gün tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.
Demokrasinin ve hukukun yok sayılmasına; hakkın, hukukun ve adaletin ayaklar altına alınmasına ve inşa edilmek istenen tek adamlık rejimiyle ülkenin uçuruma sürüklenmesine izin vermeyeceğiz.
Ülkenin bütün birikimlerini tek tek ayaklar altına alanlar şunu hiç unutmasın ki; adalet, bir gün herkesten hesap sorar” ifadelerini kullandı.
“Gerekli bütün girişimleri yapacağız”
Yerel seçimler sonrası AKP’nin ne yapacağını şaşırdığını söyleyen CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, yapılanların iktidarın son can çekişleri olduğunu ifade etti. Serter “Türkiye’de olmayan demokrasiye hançer vurdular. Hakkın hukukun adaletin olmadığını her yerden söylemekteyiz. Yine bir kişinin emri ile, seçilmemiş atanmış bir cumhurbaşkanlığı yardımcının imzası ile meclisi idare eden meclis başkan yardımcısı tabi değil. Fezleke okunmasıyla gerçekleşen elim bir süreç içine girdik. Kabul edilemeyecek bir konu. Gerekli olan bütün girişimleri parti olarak yapacağız.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra halkın teveccühü ve oyları ile aldığı 11 tane büyükşehir belediyesinden sonra, hatta 23 Haziran’da ki İstanbul’da yaşadıkları hezimetten sonra ne yapacaklarını şaşırmış AKP iktidarı ile karşı karşıyayız. Bunlar 2023’de olacak seçimlerde gideceklerini bildikleri için, bize ne zarar verebilirim diye düşünmektedir. Ancak CHP Cumhuriyetin kurucu partisidir. İlkelerimiz Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyettir. Mecliste karşımızda konuşan ise “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” der. Biz devletiz, onlar sadece hükümet. Devlet olan milletvekilleri ve halk bu iktidarı en yakın sürede değiştirecektir. Onların nemaları kesileceği için, onların yaptığı operasyonlar sona ereceği için, son can çekilişleri olarak görebiliriz” diye konuştu.
“Elbet bunların hesabı sorulacaktır”
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ise, iktidarın bu kararlarını siyasi gündemi değiştirmek olarak yorumladı. Sındır “Bu ülkede gündem değiştirmenin ve siyaseti şekillendirme adına , siyaset mühendisliğinin somut uygulamalarından birisi bu . Neredeyse iki yıldır bekleyen ve milletvekilliği döneminin sonuna kadar ictihad gereği beklenebilecekken onu bir anda hele hele bugün Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu pandemi sürecinde, Türkiye’nin özellikle gündeminde olması gereken ekonomik ve sosyal meseleler ortadayken, yeniden hem gündemi değiştirmek ve siyaseti kendilerine göre şekillendirmek adına alınmış bir karardır. Türkiye’de Anayasamıza göre kuvvetler ayrılığı olması gerekirken bunun tek adama vesayeti olduğunun somut örneklerinden birisidir bu uygulama.
Berberoğlu davasında hukuki sürecin devam ettiğinin atını çizen Sındır sözlerine şöyle devam etti;
Normalde yargı kararı meclis başkanlığına 2018 yılında bildirilmiştir, meclis başkanlığı 2 yıldır bu dosyayı meclis döneminin sonuna kadar tutma eğilimindeyken bir anda saraydan gelen talimat ile meclisin gündemine taşınmış ve okunarak milletvekilliği düşürülmeye çalışılmıştır. Sayın Berberoğlu’nun yasal ve hukuki süreci henüz tamamlanmamıştır. Sayın Berberoğlu Yargıtay kararını Anayasa mahkemesine götürerek bireysel itirazda bulunmuştur. Bu itiraz süreci devam ederken, hatta yaklaşık 20 gün önce Berberoğlu’ndan dava ile ilgili ihtiyaç duyulan bazı belge ve evraklar istenmiş ve sürecin devamı ortadayken ve Anayasa mahkemesinde görülen dava dosyası ortadayken verilen bu karar hukuki sürecin tamamlanmadan alınmış karar, tam olarak hukuksuzdur. Anayasaya mahkemesi ileriki süreçte Berberoğlu’na karşı yapılan ve hakkında verilen Yargıtay kararının hak ihlali olduğu konusunda karar verilirse ne olacaktır? Nereden bakarsanız sürecin kendisi hukuksuzluktur.. Belki de Cumhuriyet tarihine karar leke olarak yazılmış hukuksuz bir uygulama bir durumdur. Tarihimizde tek adam rejimi ile saray rejimi ile Türkiye’de yürütmenin, yargı ve yasama üzerindeki vesayetinin somut bir göstergesidir. Adalet bakanlığının üst amiri olan Cumhurbaşkanlığı yardımcısı tarafından Meclis Başkanlığına yazılmış bir yazı var, bu bile yargı ile yasama arasına giren yürütmenin göstergesidir. Bu bile bir hukuksuzluktur. Yargıtay kendi kararını meclis başkanlığına bildirir, araya yürütmeyi sokmanın bir anlamı yok. Bu kararı tebliğ eden makam ise Cumhurbaşkanlığı adına Cumhurbaşkanlığı yardımcısıdır. Cumhurbaşkanı böyle bir bilgiyi vermek için tenezzül bile etmemiş. Ancak Erdoğan üstüne bile almamış sadece atanmış bir devlet memuru gibi görev yapan Cumhurbaşkanlığı Yardımcısının meclise yazdığı yazı ve iki yıl bekletilen bir anda işleme konan bir yazı. Benim mecliste gözlerim yaşardı, içim kan ağladı, bugün. Çok üzüldüm gerçekten. Bu ülkeyi bu hale sokan, bu meclisi bu hale sokan, yasama yürütme yargı erkleri arasında vesayet kuran bir tek adam rejiminin bir saray rejiminin ne adalet ne hukuk tanımaz, kendinden olmayan herkesi yok etmek düşüncesinin, karanlık zihniyetin bir ürünü olmuştur. Bu böyle gitmez gitmeyecektir. Bir siyaset mühendisliği de yapılıyor. Bu yapılan siyaset mühendisliği ile yeni bir konsolidasyon, yeni bir gruplaşma yaratılmaya çalışılıyor ancak başaramayacaklar. Ülkenin gündemini ne kadar değiştirmeye çalışsalar da vatandaşın yaşadığı sıkıntıları ortadan kaldırmıyor. Elbet bunların hesabı sorulacaktır. Bu yaşananların hesabı da elbet sorulacaktır” dedi.
“15 Temmuz sonrası getirilen siyasi darbenin sonucudur”
Enis Berberoğlu’nun milletvekilliğinin düşürülmesinin ardından gazetemize konuşan chp İzmir milletvekili Kanı Beko, kararın demokrasiye kara bir leke sürdüğünü söyledi. Beko “Bugün hiç kimsenin beklemediği 3 vekile ilgili teskereler maleesf meclise geldi. Enis Berberoğlu 2 yıldan beri Anayasa mahkemesinde kesinleşmemiş kararı bekliyor. Biz 2 yıldan beri Anayasa Mahkemesi’nde bekletildi, 2 yıl sonra Türkiye’de bugün COVİD-19 virüsünden dolayı ülkemize ve dünyada insanlar ölürken, asıl koronavirüse karşı mücadele etmek gerekirken utanç verici fezlekenin meclise gelmesi doğru değil. Asıl Türkiye’de 10 milyona yakın işsiz insan var konuşulması gereken bunlar olması gerekirken meclise bu tasarıların gelmesi önce seçimle gelen vekillere seçimlerde oy kullanmış insanlara yapılmış hakarettir. Sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti’nde demokrasiye yapılmış en büyük darbedir. Biz yıllardır darbelere ve ohallere karşı demokrasiyi savunan insanlar olarak mücadelemizi devam ettireceğiz. Bu karar TBMM’ye düşen kara bir lekedir. Tarih bu kararı affetmeyecek. Bu aynı zamanda 15 Temmuz sonrası getirilen siyasi darbenin sonucudur” diye konuştu.
“Milletin iradesine darbedir”
CHP İzmir Milletvekili murat bakan ise alınan kararın milletin iradesine darbe olduğunu söyledi. Bkan “Bugün milletin meclisinde Saray'daki zatın emri ile CHP İstanbul Milletvekilimiz Enis Berberoğlu'nun, HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven ve Diyarbakır Milletvekili Musa Farisioğulları’nın düşürülen milletvekillikleri demokrasiye ve milletin iradesine darbedir.
Bu yapılan uygulama ile Anayasa yok sayılmış ve halkın iradesi tek adamın talimatıyla ayaklar altına alınmıştır.
Henüz yargı süreci devam eden ve Anayasa Mahkemesi tarafından bireysel başvurunun incelenmesi için yeni ek belge istenirken Saray'ın talimatıyla TBMM'de teskereler okunuyor. Bu gün tarihe kara bir leke olarak geçmiştir.
Demokrasinin ve hukukun yok sayılmasına; hakkın, hukukun ve adaletin ayaklar altına alınmasına ve inşa edilmek istenen tek adamlık rejimiyle ülkenin uçuruma sürüklenmesine izin vermeyeceğiz.
Ülkenin bütün birikimlerini tek tek ayaklar altına alanlar şunu hiç unutmasın ki; adalet, bir gün herkesten hesap sorar” ifadelerini kullandı.
“Gerekli bütün girişimleri yapacağız”
Yerel seçimler sonrası AKP’nin ne yapacağını şaşırdığını söyleyen CHP İzmir Milletvekili Bedri Serter, yapılanların iktidarın son can çekişleri olduğunu ifade etti. Serter “Türkiye’de olmayan demokrasiye hançer vurdular. Hakkın hukukun adaletin olmadığını her yerden söylemekteyiz. Yine bir kişinin emri ile, seçilmemiş atanmış bir cumhurbaşkanlığı yardımcının imzası ile meclisi idare eden meclis başkan yardımcısı tabi değil. Fezleke okunmasıyla gerçekleşen elim bir süreç içine girdik. Kabul edilemeyecek bir konu. Gerekli olan bütün girişimleri parti olarak yapacağız.
31 Mart yerel seçimlerinden sonra halkın teveccühü ve oyları ile aldığı 11 tane büyükşehir belediyesinden sonra, hatta 23 Haziran’da ki İstanbul’da yaşadıkları hezimetten sonra ne yapacaklarını şaşırmış AKP iktidarı ile karşı karşıyayız. Bunlar 2023’de olacak seçimlerde gideceklerini bildikleri için, bize ne zarar verebilirim diye düşünmektedir. Ancak CHP Cumhuriyetin kurucu partisidir. İlkelerimiz Atatürk ilkeleri ve Cumhuriyettir. Mecliste karşımızda konuşan ise “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir” der. Biz devletiz, onlar sadece hükümet. Devlet olan milletvekilleri ve halk bu iktidarı en yakın sürede değiştirecektir. Onların nemaları kesileceği için, onların yaptığı operasyonlar sona ereceği için, son can çekilişleri olarak görebiliriz” diye konuştu.
“Elbet bunların hesabı sorulacaktır”
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır ise, iktidarın bu kararlarını siyasi gündemi değiştirmek olarak yorumladı. Sındır “Bu ülkede gündem değiştirmenin ve siyaseti şekillendirme adına , siyaset mühendisliğinin somut uygulamalarından birisi bu . Neredeyse iki yıldır bekleyen ve milletvekilliği döneminin sonuna kadar ictihad gereği beklenebilecekken onu bir anda hele hele bugün Türkiye’nin ve dünyanın içinde bulunduğu pandemi sürecinde, Türkiye’nin özellikle gündeminde olması gereken ekonomik ve sosyal meseleler ortadayken, yeniden hem gündemi değiştirmek ve siyaseti kendilerine göre şekillendirmek adına alınmış bir karardır. Türkiye’de Anayasamıza göre kuvvetler ayrılığı olması gerekirken bunun tek adama vesayeti olduğunun somut örneklerinden birisidir bu uygulama.
Berberoğlu davasında hukuki sürecin devam ettiğinin atını çizen Sındır sözlerine şöyle devam etti;
Normalde yargı kararı meclis başkanlığına 2018 yılında bildirilmiştir, meclis başkanlığı 2 yıldır bu dosyayı meclis döneminin sonuna kadar tutma eğilimindeyken bir anda saraydan gelen talimat ile meclisin gündemine taşınmış ve okunarak milletvekilliği düşürülmeye çalışılmıştır. Sayın Berberoğlu’nun yasal ve hukuki süreci henüz tamamlanmamıştır. Sayın Berberoğlu Yargıtay kararını Anayasa mahkemesine götürerek bireysel itirazda bulunmuştur. Bu itiraz süreci devam ederken, hatta yaklaşık 20 gün önce Berberoğlu’ndan dava ile ilgili ihtiyaç duyulan bazı belge ve evraklar istenmiş ve sürecin devamı ortadayken ve Anayasa mahkemesinde görülen dava dosyası ortadayken verilen bu karar hukuki sürecin tamamlanmadan alınmış karar, tam olarak hukuksuzdur. Anayasaya mahkemesi ileriki süreçte Berberoğlu’na karşı yapılan ve hakkında verilen Yargıtay kararının hak ihlali olduğu konusunda karar verilirse ne olacaktır? Nereden bakarsanız sürecin kendisi hukuksuzluktur.. Belki de Cumhuriyet tarihine karar leke olarak yazılmış hukuksuz bir uygulama bir durumdur. Tarihimizde tek adam rejimi ile saray rejimi ile Türkiye’de yürütmenin, yargı ve yasama üzerindeki vesayetinin somut bir göstergesidir. Adalet bakanlığının üst amiri olan Cumhurbaşkanlığı yardımcısı tarafından Meclis Başkanlığına yazılmış bir yazı var, bu bile yargı ile yasama arasına giren yürütmenin göstergesidir. Bu bile bir hukuksuzluktur. Yargıtay kendi kararını meclis başkanlığına bildirir, araya yürütmeyi sokmanın bir anlamı yok. Bu kararı tebliğ eden makam ise Cumhurbaşkanlığı adına Cumhurbaşkanlığı yardımcısıdır. Cumhurbaşkanı böyle bir bilgiyi vermek için tenezzül bile etmemiş. Ancak Erdoğan üstüne bile almamış sadece atanmış bir devlet memuru gibi görev yapan Cumhurbaşkanlığı Yardımcısının meclise yazdığı yazı ve iki yıl bekletilen bir anda işleme konan bir yazı. Benim mecliste gözlerim yaşardı, içim kan ağladı, bugün. Çok üzüldüm gerçekten. Bu ülkeyi bu hale sokan, bu meclisi bu hale sokan, yasama yürütme yargı erkleri arasında vesayet kuran bir tek adam rejiminin bir saray rejiminin ne adalet ne hukuk tanımaz, kendinden olmayan herkesi yok etmek düşüncesinin, karanlık zihniyetin bir ürünü olmuştur. Bu böyle gitmez gitmeyecektir. Bir siyaset mühendisliği de yapılıyor. Bu yapılan siyaset mühendisliği ile yeni bir konsolidasyon, yeni bir gruplaşma yaratılmaya çalışılıyor ancak başaramayacaklar. Ülkenin gündemini ne kadar değiştirmeye çalışsalar da vatandaşın yaşadığı sıkıntıları ortadan kaldırmıyor. Elbet bunların hesabı sorulacaktır. Bu yaşananların hesabı da elbet sorulacaktır” dedi.