İzmir'in Seferihisar açıklarında 30 Ekim tarihinde meydana gele 6.6 büyüklüğündeki deprem sonrası Bayraklı'da kontrollü yıkımlar devam ediyor. Vatandaşlar yaşadıkları maddi ve manevi kayıplarının yaralarını sarmaya çalışırken, onlarca vatandaşın hayatını kaybettiği Rıza Bey Apartmanı'nın yakınlarında bulunan Cumhuriyet Sitesi'nde ise B ve C bloğu sakinlerinden flaş bir iddia geldi. Mülk sahiplerinin enkaz alanına alınmazken, dışarıdan sarı yelek giyip gelen herkesin rahatlıkla enkaz bölgesine girebildiğini iddia eden site sakinleri, evlerinde bulunan ziynet eşyalarına, nakit paralarına ve özel eşyalarına ulaşamadıklarını basın açıklamasıyla kamuoyuna duyurdu.
"Eşyalarımızı alamadık"
Depremzedeler adına konuşan Cumhuriyet Sitesi sakini Serkan Sular, yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet Sitesi’nde oturuyoruz. Deprem günü B ve C bloklarımız ilk iki katı çökerek yan yattı binalarımız. B ve C olarak hiçbir ziynetimizi, değerli eşyamızı alamadık deprem günü. Zaten çocuklarımızın, binada olanların canının kurtulduğuna şükrediyoruz fakat bu süreçte bize verilen bazı sözler vardı burada, devlet yetkililerinden. İşte burada yetkili arkadaşlardan kesinlikle burada ki molozun, yıkımın denetimli yapılacağı, burada adreste ön eleme yapılacağı ondan sonra belirlenen araziye gideceği, orada eleme yapılacağı söylendi . Fakat biz deprem gününden beri buradayız herhangi bir eleme yapılmadı. Üstüne üstlük kendi acımızla hepimiz nerde neyimiz var adres gösterdik direkt. İşte benim odamda şu kadar ziynetim vardı, şu kadar param vardı… Bütün daire sakinleri olarak yer gösterdik. Buna istinaden hiçbir özen gösterilmeden binalarımız yıkıldı. Biz sürekli hergün buradaydık, çok şiddetli şekilde yıkım yapıldı. 28 daire var bir binada, hiç kimse değerli ziynetini bu alanda bulamadı. Yıkım esnasında birçok şeylere şahit olduk, bütün komşular olarak. Yani, yıkım ekibinin özen göstermediği bu süreçte ve bize söylenen şuydu; asla yıkım ekibinden şoför olsun, operatör olsun, çalışan olsun, moloza inmeyecekti ama bütün hepsi üstünde gezdi. Biz daire sahipleri olarak alana alınmadık. Kolluk kuvvetleri bizi sokmadı. Son 10 gündür gayet boş herkes üstünde gezinebiliyor ama iş işten geçti. Hepimiz bütün değerli eşyalarımızı, yani eşyadan kastım, maddi değeri olan ziynetimizi, paramızı alamadık artı hepimizin anıları, fotoğrafları hiçbir şeyimizi alamadık binalardan. Mağduruz, iyice mağdur edildik" dedi.
“Hırsızlar elini sallayarak girmişler"
İçinde yaşadıkları Cumhuriyet Sitesi'nin depremden sonra ağır hasar aldığını ve deprem çalışmaları sonrasında kontrollü yıkım gerçekleştirildiğini ifade eden Necla Şener toplamda 17 adet bileziğinin kayıp olduğun aktardı. Şener, “Hiçbir yerde molozlar gece yüklenmedi. Gelip görmek için gündüz bir gelip bakalım dedik ama hep gece yüklediği için göremedik. Bizden mi kaçırılıyor, ne yapılıyor bilmiyorum. Herkesinki gündüz yüklenirken bizimki neden gece yüklendi diye soruyoruz. Deprem olduğu zaman yıkılmadı hemen, karşısında Barış Sitesi vardı, ondan başlandı.. Arama kurtarma çalışmaları vardı. Biz de girmedik zaten onu bekledik ama insanların, emniyet güçlerinin, orda çalışanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan bize herkesin eşyaları teslim edilecek diye söylendi. Biz de sabırla bekledik. Hiçbir albümüm, hiçbir şeyim çıkmadı. Biz moloz yığınlarının arasına girip bakabildik ama polis bize hiç bir şey sormadı. Hırsızlar elini sallayarak girmişse girmiştir. Gören komşularımız var, bulunan ceketlerin ceplerini bile karıştırmışlar. Bazıları kiralık çay depolarında çaylar bulmuşlar, çayları da kamyona koyup görmüşler” diye konuştu.
“Her şeyimizi kaybettik"
Hiçbir şeyimiz kalmadı, bizi sokmadılar zaten içeri. Altınlarımız ve değerli eşyalarımız varı. Büyük eşyalar bile çıkmadı, çok garip şeyler oldu. Bir de en son öğrendiğim şu, demir karşılığı yıkım oluyormuş. Öyle olduğu içinde Adamlara hiç hassasiyet göstermeden sırf inşaattan demirini alabilmek, toplayabilmek için şiddetli yıkım yapıldı. Onun karşılığında böyle bir durum oluştu.. Bizim maharemimiz yani oradaki eşyalar, fotoğraflar.. Her şeyimizi kaybettik.
“Kasa yok ortada!"
Yıkılan evinden 1,5 metro uzunluğundaki çelik kasanın kayıp olduğunu ifade eden Emrullah Timur, “Benim çelik kasam var, böyle 1,5 metre boyunda. Kasa yok ortada. Emniyete gitim, Çay Mahalle karakolu bakıyor, oraya gittim, yok. Bu küçük bir şey değil, kepçenin içinde kaybolacak bir şey değil yani. Altın kaybolur, para kaybolur ama çelik kasa nasıl kaybolur? 10-12 tane çeyrek altın, biraz dolar, çok az bir şey euro vardı. Biz burayı onlara emanet ettik, bizi oraya sokmadılar. Evimize de sokmadılar, madem öyle bizim eşyamızı tam çıkarın o zaman. Bütün eşyalarımızın zarar verilmeden çıkarılması lazımdı” dedi.
"Eşyalarımızı alamadık"
Depremzedeler adına konuşan Cumhuriyet Sitesi sakini Serkan Sular, yaptığı açıklamada, “Cumhuriyet Sitesi’nde oturuyoruz. Deprem günü B ve C bloklarımız ilk iki katı çökerek yan yattı binalarımız. B ve C olarak hiçbir ziynetimizi, değerli eşyamızı alamadık deprem günü. Zaten çocuklarımızın, binada olanların canının kurtulduğuna şükrediyoruz fakat bu süreçte bize verilen bazı sözler vardı burada, devlet yetkililerinden. İşte burada yetkili arkadaşlardan kesinlikle burada ki molozun, yıkımın denetimli yapılacağı, burada adreste ön eleme yapılacağı ondan sonra belirlenen araziye gideceği, orada eleme yapılacağı söylendi . Fakat biz deprem gününden beri buradayız herhangi bir eleme yapılmadı. Üstüne üstlük kendi acımızla hepimiz nerde neyimiz var adres gösterdik direkt. İşte benim odamda şu kadar ziynetim vardı, şu kadar param vardı… Bütün daire sakinleri olarak yer gösterdik. Buna istinaden hiçbir özen gösterilmeden binalarımız yıkıldı. Biz sürekli hergün buradaydık, çok şiddetli şekilde yıkım yapıldı. 28 daire var bir binada, hiç kimse değerli ziynetini bu alanda bulamadı. Yıkım esnasında birçok şeylere şahit olduk, bütün komşular olarak. Yani, yıkım ekibinin özen göstermediği bu süreçte ve bize söylenen şuydu; asla yıkım ekibinden şoför olsun, operatör olsun, çalışan olsun, moloza inmeyecekti ama bütün hepsi üstünde gezdi. Biz daire sahipleri olarak alana alınmadık. Kolluk kuvvetleri bizi sokmadı. Son 10 gündür gayet boş herkes üstünde gezinebiliyor ama iş işten geçti. Hepimiz bütün değerli eşyalarımızı, yani eşyadan kastım, maddi değeri olan ziynetimizi, paramızı alamadık artı hepimizin anıları, fotoğrafları hiçbir şeyimizi alamadık binalardan. Mağduruz, iyice mağdur edildik" dedi.
“Hırsızlar elini sallayarak girmişler"
İçinde yaşadıkları Cumhuriyet Sitesi'nin depremden sonra ağır hasar aldığını ve deprem çalışmaları sonrasında kontrollü yıkım gerçekleştirildiğini ifade eden Necla Şener toplamda 17 adet bileziğinin kayıp olduğun aktardı. Şener, “Hiçbir yerde molozlar gece yüklenmedi. Gelip görmek için gündüz bir gelip bakalım dedik ama hep gece yüklediği için göremedik. Bizden mi kaçırılıyor, ne yapılıyor bilmiyorum. Herkesinki gündüz yüklenirken bizimki neden gece yüklendi diye soruyoruz. Deprem olduğu zaman yıkılmadı hemen, karşısında Barış Sitesi vardı, ondan başlandı.. Arama kurtarma çalışmaları vardı. Biz de girmedik zaten onu bekledik ama insanların, emniyet güçlerinin, orda çalışanlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan bize herkesin eşyaları teslim edilecek diye söylendi. Biz de sabırla bekledik. Hiçbir albümüm, hiçbir şeyim çıkmadı. Biz moloz yığınlarının arasına girip bakabildik ama polis bize hiç bir şey sormadı. Hırsızlar elini sallayarak girmişse girmiştir. Gören komşularımız var, bulunan ceketlerin ceplerini bile karıştırmışlar. Bazıları kiralık çay depolarında çaylar bulmuşlar, çayları da kamyona koyup görmüşler” diye konuştu.
“Her şeyimizi kaybettik"
Hiçbir şeyimiz kalmadı, bizi sokmadılar zaten içeri. Altınlarımız ve değerli eşyalarımız varı. Büyük eşyalar bile çıkmadı, çok garip şeyler oldu. Bir de en son öğrendiğim şu, demir karşılığı yıkım oluyormuş. Öyle olduğu içinde Adamlara hiç hassasiyet göstermeden sırf inşaattan demirini alabilmek, toplayabilmek için şiddetli yıkım yapıldı. Onun karşılığında böyle bir durum oluştu.. Bizim maharemimiz yani oradaki eşyalar, fotoğraflar.. Her şeyimizi kaybettik.
“Kasa yok ortada!"
Yıkılan evinden 1,5 metro uzunluğundaki çelik kasanın kayıp olduğunu ifade eden Emrullah Timur, “Benim çelik kasam var, böyle 1,5 metre boyunda. Kasa yok ortada. Emniyete gitim, Çay Mahalle karakolu bakıyor, oraya gittim, yok. Bu küçük bir şey değil, kepçenin içinde kaybolacak bir şey değil yani. Altın kaybolur, para kaybolur ama çelik kasa nasıl kaybolur? 10-12 tane çeyrek altın, biraz dolar, çok az bir şey euro vardı. Biz burayı onlara emanet ettik, bizi oraya sokmadılar. Evimize de sokmadılar, madem öyle bizim eşyamızı tam çıkarın o zaman. Bütün eşyalarımızın zarar verilmeden çıkarılması lazımdı” dedi.